Rüzgar hafif dalgalarla taze çiçek kokularını taşıyordu. Kayığın
sudaki yansıması akıntıyla birlikte kayıktan kaçar gibi oluyor, sonra kopup
ayrılamadığı tahta parçasına daha da yaklaşıyor, suda en sevdiği şarkıya ritim
tutarmışcasına bir oraya bir buraya gidip geliyordu. İskelenin önündeki ahşap kulübe
ormanın çamsı kokusuna karışmış, yıllardır izlediği manzaranın yeşilin
tonlarından miskin kahvelere, solgun kırmızılara dönüşünü izliyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder