Herzaman daha büyük bi resmin varlığını hatırlatıyor bana
güneş. Gözlerim üstünde, aramızdaki bitmez tükenmez mesafeyi düşünüyorum. O ve
ben. Nekadar uzasam uzanamıyorum ona. Gözlerimi kısıyorum. Gözlerim yere
odaklanıyo. Kendime geliyorum bir an. Burdayım, hayallerimden uzakta. Dünyanın çarpıcılığını
ayağımın yanından geçen karınca hatırlatıyor. O kadar minik, o kadar görünmez. Gerçek
mi diye soruyorum kendi kendime. Yoksa ben mi hayal ediyorum bütün bunları... Ağaçlara
bakıyorum başımın üstünde sallanan. Küçük çatırtılar çıkaran dallarında kuşlar
cıvıldıyor. Gökyüzüne kayıyor gözlerim. Bulutlar, hava; görebildiğimin ötesine
uzanmışlar. Herşey olması gerektiği gibi. Belki varlığım kuşları rahatsız
ediyor, ama oturuyorum orada. Gözlerim hala gökyüzünde, bir sonsuz maviliğe bir
hışırdayan yaprakların gözlerimi uyuşturan ahengine bakıyorum. Doğa beni
şaşırtıyor yine. Aynı şeyleri hissediyorum nezaman onunla yalnız kalsam. Her
seferinde yeni baştan, aynı tutkuyla gözlerimi yakıyor güneş. Kirpiklerim buluşuyor,
gözlerim kapanıyor. Sonra inatla açılıyorlar yeniden. Ve büyük sarı nokta
bıraktığım yerde. Gözkapaklarımın arasından sızdığında eminim biyere kaçmadığından.
Düşünüyorum acaba kaç kişi bu hislerle dikmiş gözlerini sana. Kendinden önce
gelen sayısız ruhu düşünmüş, sonsuzluğunun gölgesinde bi karınca olmuş toprakta
yolunu arayan. Böyle düşününce kendimi dünyanın bi parçası gibi hissediyorum. Evrenin,
herşeyin içinde yalnız değilim belki de. Sanki onu anlamışım, o da beni
anlamış. Sanki istediğimi yapabilirim o an. Ne bir engel, ne bir üzüntü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder